Kayıtlar

Selamlaşma kökeni

Resim
  "Esselamü Aleyküm" ifadesi, kökeni antik dillerde ve Ortadoğu'nun kültürel mirasında derin izler taşıyan bir selamlaşma biçimidir. Bu ifade, barış ve esenlik dileğini vurgular ve tarih boyunca farklı halklar arasında çeşitli şekillerde kullanılmıştır. Örneğin; *Antik Sami dillerinden biri olan Akadca, Mezopotamya'nın nehirler arasında kalan bölgelerinde konuşuluyordu. Akadca'da "barış" anlamına gelen shalmu, selamlaşmaların ve duaların önemli bir parçasıydı. *Eski İbranice'de kullanılan "Shalom Aleikhem" ifadesi, "Barış sizinle olsun" anlamına gelir. Bu selamlaşma, Yahudi kültüründe binlerce yıldır bir gelenek olarak korunmuş ve günümüzde de hala kullanılmaktadır. *Antik Ortadoğu’da yaygın bir dil olan Ermenice, bölgedeki birçok dil ve kültürü etkilemiştir. Ermenice’de "Shalama Amokhun" ifadesi, "Esselamü Aleyküm" anlamına gelir ve dönemin halkları arasında barış dileğiyle kullanılan bir selamlaşma biçimiydi....

İÇKİ BAHSİ

Resim
  Alıntı

Hamdullah çelebi kadın hakları

  Hamdullah Çelebi’nin savunmasından alıntı : Kadı:  Neden kadınların dergâhın ayinlerinde toplu olarak bulunmasına mani olmuyorsunuz?  Ehl-i  Sünnet din âlimleri zikir halkalarında asla kadın bulundurmaz.  Dinimiz  iki kadını bir erkeğe denk şahit kabul eder.  Mirasta erkeğin yarısı kadar pay alır.  Siz nasıl olurda onları meclisinize alırda aynı mekân  içinde oturabilirsiniz?  Her hareketiniz katlinizi gerektirir.  Küfrü kebir yapmaktasınız.  Bunlar da malumumuzdur.  Ne dersiniz? Cevap:  Efendim Kadı Hazretleri, sünnet ehli cemaatinin bilginlerinin uyguladıklarını duymuş, düşünmüşüzdür. Bizim  dergâhlarımızda, Kuran’da sık sık geçen “ya eyyühelleziyne amenu”  ayeti, Allah’ın kadın-erkek ayırt etmeden eşitliğe hitabı olarak  bilinir.  Ayrıca tarihten gelen eşitliği kabul ederek Hünkâr Bektaş Veli’nin “Erkek aslan, aslan da dişi aslan, aslan değil midir?  Kadınlar da sizin bir parçanızdır....

NAMAZ KUR'AN DA VAR MI?

 NAMAZIN "TEVATÜREN" GELMESİ DİNDEKİ VARLIĞININ KANITI MIDIR❓ 🗣️ "Tamam doğru söylüyorsun, bugün bilinen ve kılınan Namazın Kur'anda ayrıntısı, hareketleri, kılınışı, tarifi yoktur; bunlar ancak hadis, fıkıh ve ilmihâl kitaplarında rivayetler temelinde anlatılır,  ama Namaz Tevatüren geldiği için dinimizde yeri vardır"  diyor. Rivayet ne demektir❓ "Söylenti",  ''Zanna'' dayalı olarak bir sözün ya da olayın aktarılması,  "doğruluğu kesin olmayan" ve geçmişten sözel aktarımla gelen haber demektir. Bir söz ya da haber rivayete dayalı aktarımla gelmişse;  o söz ya da haberin kesin, kat'î, aslına uygun ve değişmeden geldiği asla kanıtlanamaz. Aynı şekilde bir inanç ve ibadet şekli ''Tevatüren'' yani geçmişten günümüze uygulanarak geliyor olsa bile;  bu, o ibadet şeklinin ya da o inancın sırf yapılageldiği için kesinkes doğru olduğu, üzerine din inşâ edilip, din olarak kabul edilebileceği anlamına gelmez❗ Bir ke...

Seyif Rıza gerçeği Alıntı

 BİR ÇAPULCU EŞKIYANIN GERÇEK YÜZÜ ve İHANETİ. ( Babamansur ocağı dedesi olan merhum babam Gemecikli Seyit Rıza, Dersimli Rızaya "ÇAPULCU EŞKIYA" derdi) Özellikle Kürtçü çevrelerin diline doladığı Seyit Rıza hakkında ki görüşler Fransız ajanı Baytar Nuri Dersimi'nin uydurma, tamamı hayalice süslenmiş, püslenmiş gerçeklerle alakası olmayan laflardan ibarettir. Kaynaklar açıldıkça, belgeler ortaya çıktıkça, tanıklar konuştukça ve tanıkların ifadeleri aktarıldıkça Seyit Rıza'nın Türklük, Kürtlük, Alevilik, Sunnilik ve Zazalık gibi hiç bir derdi, amacı ve hedefi olmadığı görülecektir. Onun tek derdi tamamiyle Dersim'i ele geçirmek, Dersim'in lideri olmak ve diğer aşiretlere boyun eğdirmektir. Bu anlamda Seyit Rıza Dersim için en büyük sorun olmuş, hırslı, kinci, intikamcı, zalim ve kendi egoları peşinden giden Dersim'in en zayıf karnı olma niteliğinde ki bir kişidir. Hatta derler ki "Seyit Rıza-Satoğlu çatışması, Dersim'de insanın ikrarıyla çatışmasın...

Kızıl başlığın tarihi

 Kızılbaşlık Nedir? Ne zaman ortaya çıkmıştır? Kızılbaşlık, bu ismin ortaya çıktığı dönemle sınırlanmaksızın göçebe Türk topluluklarının İslâm’ı kabul etmesiyle başlayıp devam eden bir süreçtir. Emevî ve Abbâsî dönemlerinde çeşitli Arap kolonzitörleri eliyle (Sömürgeleştirme, hedeflenen bölgeler veya halklar üzerinde vergilendirme, kontrol, ekim amacıyla genellikle koloniler kurarak ve muhtemelen onlara yerleşerek kontrol kurma sürecidir.)  İslâm hakkında bilgi edinen Türkler, resmî kanalların yanı sıra İran tasavvuf mektebine mensup sûfîler aracılığıyla bu dini kabul etmeye başlamıştır.  Hârizm, Mâverâünnehir ve Fergana gibi bölgelerde yerleşik hayat yaşayan zümreler Kur’an’ın ortaya koyduğu ve Hz. Peygamber’in hayatında somutlaştırdığı İslâm’ı (ŞERİ İSLAM) benimserken, göçebe veya yarı göçebe hayatı yaşayan Türkler, daha önce mevcut olan dinî inanç ve anlayışlarını yeni dinin kalıpları içinde yoğurarak “senkretik”(Birbirinden ayrı düşünce, inanış veya öğretileri kaynaşt...

Niyaz-ı Perşembe/Din devleti olur mu?

Resim
  Arnavutluk Başbakanı Edi RAMA, başkent Tiran'da " Bektaşi Egemen Devleti" adında Vatikan benzeri bir yapı kurulacağını duyurdu. Devletin başına ise, Arnavut Bektaşi önderi " Baba Mondi'nin geçeceği bildirildi. Talip Sual Eyledi : Dünyayı fenalık ve kötülüklerden korumak için, Hakk'ın hükümranlığı/Krallığı ve dahi Hz. ALİ'nin devleti kurulabilir mi?  CEVAP EYLEDİ PİR' İ ZAMAN: Dine dayalı devlet, hangi inançtan olursa olsun kurulamaz. Bir devletin idaresi dini değerlere/kaidelere göre yönetilemez. Laiklik devlet idaresinin vazgeçilmezidir. Topluluklar, zamanın ihtiyaçlarına göre kendilerinin yapacağı yasalara yönetilmelidir. Ve maddi alemdeki kendi yasalarını istedikleri zaman değiştirebilirler. Din/inanç:  Beşerin/İnsanın  bireysel anlamda, manevi olarak İnsan-ı Kamil olma yolcuğunda ( içsel/mana aleminde) bir rehberdir. Ve dahi rıza ile bu yola girilir. O dine tabi olmak istemeyene, veya ben o dindenim dese bile kendi rızası olmadan dini değerler...

Kur'an İn toplanması

Resim
 KURAN'IN ORİJİNALİ NEDEN YOKTUR? Kur'an gökten kitap şeklinde inmemiştir. Muhammed'in eline iki kapak arasında verilmemiştir. Bugün bildiğimiz Kuran kitabını Muhammed Görmemiştir  bile !! Sözde ayetler, hafızlar tarafından ezberlenmiş, yaprak, tahta ve deri parçaları üzerine yazılıp, sandık ve depolarda saklanmıştır. Hd Muhammed ayetlerin toplanıp kitaplaşmasını istememiştir. Vasiyet de etmemiştir! Allah da Muhammed’e, sözde indirdiği sözlerin, kitap haline getirmesine dair bir ayet indirmemiştir. Hd Kuran’da da böyle bir ayet yoktur! Allah ve peygamberi, Kur’an’ın kitaplaşmasını istemediler mi yoksa düşünemediler mi? İsteselerdi bunu açıkça ayetle sabit kılarlardı. Ayrıca Tevrat ve İncil’de de kitaplaşmasına dair bir ayet yoktur. Ama hem Tevrat’ta hem de İncil’de korunacağına dair ayet vardır. Kuran, 22 yıl 3 ayda, Muhammed'in ihtiyaç hissettiği ve indiğine ASLA kimsenin şahit olmadığı zamanlarda, Muhammed'in menfaati ve şartları doğrultusunda, zaman zaman ağzında...

Osmanlı ismi üzerine

Resim
 ZATEN ADIDA OSMAN DEĞİL ATAMAN'DI diye yazmaktan bıktık... ‘’ OSMANLI ‘’ İSMİ İLK DEFA NE ZAMAN KULLANILDI. Bizim “Osmanlı” dediğimiz devlet, resmî ad olarak hiçbir zaman “Osmanlı Devleti”, “Osmanlı İmparatorluğu” gibisinden içerisinde “Osmanlı” kelimesinin geçtiği bir isim kullanmamıştır;  Devletin resmî ismi asırlar boyunca “Devlet-i Aliyye” yani “Büyük Devlet” olmuştur! Türk tarihinde aslında sadece iki devlet vardır: “Doğu” ve “Batı” Türk Devletleri...  “Doğu Türk Devleti” Göktürkler’den başlar, Timur, Bâbür, Altınordu ve diğerleri ile devam eder.  Batı’ya doğru ilerleyen Türkler de gittikleri yerlerde kendi devletlerini kurmuşlardır,  Selçuklu ve Osmanlı İmparatorlukları ile Türkiye Cumhuriyeti de “Batı Türk Devletleri”dir. HANEDAN İSMİ GELENEĞİ Tarihteki Türk Devletleri, yani Cumhurbaşkanlığı Forsu’nda da yeralan 16 devlet, “Doğu” ve “Batı” Türk Devletleri’nin devamlılık esası dahilindeki yeni şekilleridir.  Yıkılan bir devletin yerine derhal yenisi ...

MUHARREM ORUCU VE KUR'ANİ DAYANAKLARI

Resim
“Mah-ı Muharrem oldu meserret haramdır. Matem bugün şeriata bir ihtiramdır...” Fuzuli Muharrem Orucu: Hz. Hüseyin'in Kerbela da mel'un yezit ordusunca acımasızca şehid edilmesinin anısına, Oniki İmamlar'ın anısı ve sembolizminin de eklenmesiyle yüzyıllardır Muharrem orucu tutulmaktadır. Ayrıca Muharrem'de oruç tutmanın gerekliliği Kur'an-ı Kerim'deki Araf Suresinin 142. ve Fecr Sûresinin ikinci ayet-i kerimesi dayanır. "...Musa ile otuz gece için vaadleştik. ve bunu, bir on ekleyerek tamamladık. Böylece Rabbinin belirlediği süre kırk geceye ulaştı. Musa, kardeşi Harun'a dedi ki: Toplulum içinde benim yerime sen geç,barışcı ol, bozguncuların yolunu izleme!" Araf Suresi 142. ""On geceye yemin olsun" Fecr Suresi 2. Hicri takvimin birinci ayı olan Muharremin birinci günü başlayan oruç, hz. Hüseyin ve On İki İmamlar'ın aşkına 12 gün tutulmaktadır. Muharrem oruç'unda, Hz. Hüseyin'in susuz şehid olması anısına su içilmez, kurban...

Hz. Ali kızını ömere mi verdi

  https://www.ehlibeytforum.com/viewtopic.php?t=4195&start=30 Olmaz Bu Nikâh – Bektaşi Hicvi Dediler ki: “Verdiler kızı, Ali kesti takı, kurdu düzü…”  Aklı olan güler bu söze, Yâr deliye varmaz a gafil! Zehrâ’nın gülü yâr olur mu, Hakk’a gönül veren kör olur mu? Ali gibi bir er yorulur mu Zalime kız vermez a gafil! Ömer ister, Ali verir ha? Bu rivayet olsa olsa rüya Sünnet midir kızla siyasa? Nice fetva yazmış a gafil! Dün Hüda için kırdı kılıcı, Bugün mü satacak nazlı gülü? Ehl-i Beyt’in tacı, örtüsü, Ol faniye varmaz a gafil! Ne mihr var, ne düğün sesi Ne bir şahit, ne de nefesi Böyle evlilik olsa dahi, Kalem onu yazmaz a gafil! Abdal Özgür Derviş dert eder Bilmeyenler “hikmet” derler İnce sırra “keramet” derler Temiz gönül almaz a gafil! Mehmet Özgür Ersan Abdal Özgür Derviş  ⸻ Ümmü Gülsüm’ün Sırrı – Nefes Üryan kalmış bir sır gibi Taşır hicranı bir nesil Suskun durur zaman bile Ümmü Gülsüm’dür o asil Alev alev bir ocakta Yanmış gözü, sönmüş sözü Nehir gibi susmuş ...

Osman bey diye biri var mı

 OSMANLI İMPARATORLUĞU MU? YOKSA ATAMAN İMPARATORLUĞU MU? Türk kimliğiyle Türk ismiyle kurduģun devletler, türklükten uzaklaştikca nasıl adım adım erimiş bu tesadüfmü ? Şimdi kurucu ailedeki isimlere bakalim ..Sungur Tekin, Gündoğdu, Dündar ve Ertuğrul. Ertuğrul Gazi, Osman Bey'in babası. Onun da üç oğlu oldu. Osman, Gündüzalp ve Savcı. Osman Bey'in oğlu Orhan Bey, onun oğlu I. Murat. Şimdi isimlere bir daha bakalım. Sungur Tekin, Gündoğdu, Dündar, Ertuğrul, Gündüzalp, Savcı, Orhan, Murat ve Osman. Bu isimlerin hepsi Orta Asya'dan beri Türkler'in çocuklarına koydukları Türkçe isimler. Sadece Osman hariç. Osman Arapça bir isim. Bu durum insanın gözüne tuhaf görünüyor çünkü böyle isimler koyma geleneği olmayan, sonrasında çocuklarına, torunlarına da Türkçe isim koymaya devam eden bir aile neden arada bir tane oğluna Arapça isim koysun ve o kişi de bir imparatorluğun kurucusu olsun? Bu tuaf degilmi? O dönem Osmanlı daha bir beylik olduğundan ve ileride koca bir imparatorlu...

KURBAN BATINİ MANASI ALEVI BEKTASİ İNANCINDA YERİ

Resim
  Kurban"  kelimesi  aslen arapca bir kelime olup " KRB" kökünden türetilmistir.  YARDIM/YARDIMLAŞMA manalarına gelir. Bu baglamda kurban, illaki  hayvan kesmek anlamına gelmez. Bir fakirin, yoksulun  sevindirilmesi, bir ihtiyacının giderilmesi de kurbandır. Kurban bayramı vesilesi ile kurban kesip, fakir ve fukaraya dağıtıp sevindirenlerin de kestikleri kurbanlar Hakk-Muhammed- Ali dergâhı izzetinde kabul ve makbul ola... KURBAN TEKBİR DUASI (Kurban Tığlama) Tekbir, ALLAH’u EKBER (üç defa) Kurbanı Halil Fermanı Celil Tığı Cebrail İtaati İsmail Allahu Ekber, Allahu Ekber ,La İlahe illallahu ve Allahu Ekber Allahu Ekber, Allahu Ekber velillahil hamd (üç kere okunur) ……Kurbanınız kabul ola,dergahı izzetine yazılmış ola, her ne niyetle lokma eyledi iseniz Hak Muhammed Ali dergahına kayıt ola, Yüce Allah dildeki dileğiniz gönüldeki muradınızı vere. Sizleri merde, namerde muhtaç etmeye. Lokmalarınızdan hayır hasened bulasınız. Hayırlı ve bereketli Bir ...

Timur ve yezidin mezari

Resim
 1400 Ekim’inde Şam’ı alan Timur, ilk Emevî halifesi Muaviye’nin oğlu olan ve Hazreti Muhammed’in torunu Hazreti Hüseyin ile yakınlarının Kerbelâ’da şehid edilmesine sebebiyet veren Yezid’in Şam’daki Emevî Camii’nin yakınında bulunan Bâbü’s-sagîr  Mezarlığı’ndaki kabrini açtırmış ve Yezid’in kemiklerini yaktırmıştı. Bu sırada bu yıkım ve yoketme işinden Muaviye’nin mezarı da nasibini almış ve ortadan kaldırılmıştı. O dönem tarihçilerinin yazdıklarına göre, 1400 yılının sonbaharında önce Halep ile Humus’a, ardından da Şam’a giren Timur, Şam’da üzerlerine derme çatma kulübelerin yapılmış olduğu bazımezarlar gördü. Kime ait olduklarını sorunca “Sahabe”nin yani Hazreti Muhammed’in yanında bulunmuş bazı kişilerin mezarları olduğunu öğrendi. Ama bu mütevazi mezarların hemen ilerisinde, Emevî Camii’nin yakınında bulunan kubbeli ve son derece gösterişli bir mezarın da Muaviye’nin oğlu Yezid’e ait olduğunu öğrenince hiddetlendi ve “Sahabemezarlarının üzerine kulübeler kondurmuş, peygam...