ALEVİ AÇILIMI ÜZERİNE:
Ceddimiz Ali-el Mürteza'ya sual olundu ki? Devletin dini olur mu?
Hz. Ali :
Devletin dini adalettir. Diye buyurdu.
■Devlet dediğimiz teşkilat: Parasını o devlette yaşayan herbir insandan alarak ( vergi/zekat) ortak ihtiyaçların karşılandığı bir yapıdır. Ihtiyaç ortak değil ise, sadece bir inanışa, zümreye, bir sınıfa yönelik ise bu ihtiyaç, o halkın ortak bir ihtiyacı olamaz. O hizmetten faydalanmayanların hakkına girilmiş olur. Oysa Devlet adil olmalıdır. Herhangi bir dini/inanışı tutamaz/destekleyemez/ yayamaz. Ve o devlette yasayan garip gurebanın pazarda, markette , ve ez-cümle tüm alışverişlerinden kesilen vergileri, o kimselerin rızası onayı olmadan başka bir inancın ihtiyaçlarının giderilmesi için kullanamaz/kullanmamalıdır.
■Cenab-ı Hakk, Kur'an-ı Azimüşan' da dini meslek edinmeyi men eyledi ki, Ruhban sınıfı ( din adamları sınıfı) İslâm inancımızda yoktur ( Tevbe süresi 9. Ayet). Daha da ilerisi, dini yani Allah'ın ayetlerini az bir bedel ile alıp satanlar, din üzerinden geçimini sağlayanlar, cehennem ehlindendir. Diye buyurdu. ( Bakara Suresi 174. Ayet)
■Kul hakkı ile yüce divana yüzü kara çıkmamak lazım gelir ki? Devlet dediğimiz yapıda herbir rızasız/haram lokmanın hesabı daha çetindir. Bizim itlerimiz dahi haram yemezken, 85 milyon insanın vergileri ile cemevlerimizin , ihtiyaçlarının karşılanması, hele hele Dede ve çalışanlarına devlet bütçesinden para verilmesi/ayrılması doğru değildir.
■Adem-i Seyfullah'tan Hatem-i Enbiya Muhammed Mustafa'ya ve dahi soyundan geldiğimiz Ehl-i Beyt nesli gerçek eren ve evliyalar, geçimlerini nafakalarını çalışarak, emeklerinin/bileklerinin rızkını yiyerek/yedirerek yaşamlarını idame ettirmişlerdir.
■Ol sebebten değil Cemevlerinin ihtiyaçlarının devlet bütçesinden karşılanması, camilerin, ve imamların, hulâsa Diyanet dediğimiz yapının harcadığı paralar da, imamların maaşında, camilerin yapımında, giderlerinin karşılanmasında, vergisi alınan insanların hepsinin rızası/helalligi var mıdır? Bu sorgulanmalıdır?
■Peki Ne yapılmalı? Herhangi bir inanca bağlı Alevi/Sünni/Hırıstiyan insanların cenazeleri ortada mı kalmalı? Bu hizmetleri kim vermeli? Eğitimleri nasıl olmalı? Cami/Cemevi vb. Yerlerdeki giderler nasıl karşılanmalı diye sual olunsa?
■EL-Cevap: O hizmetten kim faydalanıyor ise veya faydalanmak istiyorsa o kimseden/kimselerden giderler karşılanmalıdır. Ve hizmeti gören hizmetinin karşılığı verilmelidir.
■Bu iki şekilde olabilir? Herhangi bir inanç grubu, dini ihtiyaçları için ( Cami/Cemevi/Klise vb) biraraya gelip aidat toplayabilir. Veya kendi içlerinde bağış/hibe/dernek/ VAKIFLAŞMA vb. gibi kendi finansmanlarını sağlayacak yapılar oluşturabilir.
■Ikincisi, Devlet inanç gruplarına özel bir inanç vergisi çıkartabilir. Nasıl sadece arabası olanlar taşıt vergisi öďüyorsa veya ikinci, üçüncü evi olanlar gelir vergisi ödüyorsa öyle yapılabilir. Devlet içerisinde, sadece o inanç grubundan toplanan vergiler, yine o inanç grubunun oluşturacağı bir müdürlük veya özerk yapıya verilebilir. Ve ihtiyaçları bu bütçeden kendileri harcayarak karşılayabilir.
■Hizmeti almayanın vergisi ile din hizmetleri giderleri karşılanmamalıdır. Vergi ancak tüm vatandaşların ortak ihtiyaçları için harcanabilir.
■Devletin burada vazifesi/denetleyen/kontrol eden/inanan inanmayan toplulukların birbirlerine karşı zarar vermemelerini/engellemelerini kısacası özgürlüğün tam anlamı ile sağlanması olmaldir. Yine milli birlik ve bütünlüğün korunması görevidir.
■Her inancin, uluları, pirleri, o inancın sahipleri tarafından yetiştirilmelidir. Devlet eliyle Alevi/Bektaşi din adamı yetistirilemez. Bu asimilasyonu beraberinde getirir. Günümüzde vakıflar aracılığı ile üniversiteler kurulabiliyor. Alevi/Bektaşi vakif ve dernekleri de kendi üniversitelerini/araştırma kurum ve kuruluşlarını/enstitülerini bağımsız olarak kurmalıdır. Her türlü kitap ve dökümanı birinci elden kendi oluşturmalıdır. Kendi inancini korumak/aktarmak icin bu konuda kamuoyu oluşturma mücadelesini vermelidir.
■Alevi Açılımındaki bir başka konu ise Aleviliğin bir inanç mı? Kültür mü olduğudur. Herhangi bir inancın ne olduğuna/dogruluguna/yanlışlığına başka bir insan /topluluk ya da devlet karar veremez. Karar ve hüküm verici sadece Yüce Allah'tır. Günü gelince O'dur hesap soracak. Hakk'a ait olan hüküm vermeye bir insan/topluluk ya da devlet karar veremeyeceği gibi, Aleviler/Mü'minler ibadetlerinin/inançlarının Hakk'tan gayrısının onayı ve taskine de muhtaç değildir.
Bizler, Hakk'ın rızasından başka bir ulufe/bahşiş ya da onay almayız.
■Yüce Allah Cümlemizi, dosdoğru olanların yoluna iletsin. Ceddimiz Muhammed Mustafa, Neslinden geldiğimiz Ali-el Mürteza Kerbela da Muhammed Mustafa'nın soyu Imam Hüseyin'in Sancaktarı Celal Abbas aşkına!
■Yüce Divan kurulduğunda, İslamın sancağı, Celal Abbas'ın iki kolu kesilerek indirilen Kerbala'daki Muhammed Muhammed Mustafa'nın Ve dahi İmam Hüseyinin Sancağı tekrar açıldığında ,
■İlim ile , bilim ile , sevgiden, adaletten yana olanlarla birlikte, 72 millete bir bakanların Altında toplananlardan eylesin cümlemizi!
■Ya Hakk! Tertemiz eyle cümlemizi, her türlü fenalıktan, kötülükten uzak eyle, dünya malına tamah edenlerden değil, dağıtanlardan, dertlere şifa olanlardan, rahmet ehlinden eyle! Yolumuzu yolsuza, pirsize düşürme, şaşıranlardan, gaflet ehlinden olanlardan eyleme!
YA ALLAH! YA MUHAMMED! YA ALİ !
YETİŞ YA CELAL ABBAS!
Allah Eyvallah
Yorumlar
Yorum Gönder