SORU: ZEKAT Kur'an emridir? Siz Aleviler Zekat veriyor musunuz?
Degerli canlar, Alevi-İslam anlayışı Kur'an-ı Kerim'in batınî yorumuna dayanır. Bu yorum bizatihi Ehl-i Beyt'in ve Onların soyundan gelen seyyid dede ve pirlerimiz kanalıyla bugünlere gelmiştir.
O yüce soy kıyamete kadar insanlara yol gösterecek ve var olacaktır.
Bizler hiçbir zaman Kur'an-ı red edenler olmadık. Bizler sünni ve şii islam anlayışını değil, Hz. Muhammed Mustafa'nın soyu Ehli Beyt'in Kur 'an yoruma yani batıni yoruma tabi olduk.
Peki Sünni/Şii islam anlayışında islamın şartı olarak gösterilen zekatın aslı astarı nedir? Aleviler zekat verir mi? Bilirler mi?
Bu suallere cevap verelim:
 |
ALINTIDIR
|
Zekat sözlükte bereket, artış ve arınma anlamlarına gelen arapça bir sözcüktür. Batınî anlamda ise zekat; mal biriktirmemek/ elindekini fakirle bölüşmek ve dahi paylaşmaktır.
Kur'an-ı Kerim'de zekat'ın farz kılındığı ayetler şunlardır:
 |
Kur'an-ı Kerim
Zekatın kimlere verileceğinin bildirildiği ayette ise şöyle denilmektedir:
Sadakalar / zekat malları Tanrı’dan bir farz olmak üzere yalnızca şunlar içindir: Yoksullar, düşkünler, zekatla ilgilenmeye görevli kimseler, kalpleri yakınlaştırılıp ısındırılacak olanlar, özgürlüğünü yitirmiş olanlar, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmış olan kimseler. TEVBE Suresi, Ayet 60
Bu manada Zekat demek fakire fukaraya yolda kalmışa, yardımdır. Zekat kapıya geleni boş göndermemektir. Zekat mal biriktirmemektir. zekat, paylaşmak... paylaşmak... paylaşmaktır... Zekat acaba sadece maddi varlığın paylaşılması mıdır? Elbette hayır. Alim ilminden zekat verir, zengin malından zekat verir. Cümle eren ve evliya hakk'ın gönüllerine nakşettirdiği ilahi mesajdan zekat verir. insanlığa nuru saçar...
Kur'an-ı zahiri anlamlandırmak, bizi yanlışa götürür. Bu nedenle zekat denince; sünni/ islam ekollerindeki malından şu kadar, mülkünden bu kadar, köpeğe kemik niyetine verilen sadaka anlayışı Alevi-Bektaşi İslam anlayışında yoktur...
İslam dini bu manada paylaşımın, bölüşümün özendirildiği önerildiği, inananlar üzerine farz kılındığı bir dindir. Bektaşi dergahlarında her daim kazanlar kaynar, sofralar kurulurdu. Buralarda yoldan geçenler, garibanlar yetimler, muhtaçlar ve dahi ihtitiyacı olan herkes faydalanırdı.
Kırsal alanlar da dedelerin pirlerin evi de bu şekildeydi. Dede'nin evi boş kalmazdı, her daim yemek olur, muhtaçlara ihtiyacı olanlara burdan verilirdi.
Alevi-bektaşi dergahlarındaki "KARA KAZAN" bunun için vardı. Dergaha bağlı her inanan malından belli bir bölümünü kara kazan içine atar. Birikenler, fakir fukaraya ihtiyacı olana verilirdi.
"Bir elin verdiğini diğer el görmezdi..."
|
|
Yorumlar
Yorum Gönder